8 Mart 2010 Pazartesi

Yanlış Anlaşılma Pahasına

Karnımı ağrıtan durumlar vardır; heyecandan, telaştan, meraktan ya da çaresizlikten olur, kilitlenirim. Bir şeyler söylemek isterim, ama susarım. Cümlelerim bende kaldıkça anlamlıdır; düşünceler söze dökülünce anlaşılmamaktan korkarım, susarım daha iyi. “Tepkisiz, sessiz” desinler, “ketum” desinler hatta ama yanlış anlamasınlar; beni bari yanlış anlamasınlar, dünya zaten yanlış anlaşılmalar mekânı…

8 Mart da bir yanlış anlaşılmalar günü… Şimdi kampanyalar var her yerde, markalar promosyon peşinde (belki de en son kötülenecek şey budur, neticede kendi ilkelerince doğru olanı yapıyorlar, en azından kendi içinde tutarlı bir durum), “kadınlar” hatırlanmak ister, her yerde “kadınlık” tartışılır bir süre...

Yanlış anlaşılma pahasına bir düzeltme yapayım: 8 Mart, “Dünya Kadınlar Günü” değildir, “Dünya EMEKÇİ Kadınlar Günü”dür, dayatmalara karşı var olma mücadelesinin, kendi ayakları üzerinde durabilmek için çaba gösterme cesaretinin kutsandığı bir gündür; kadınlığa değil, emeğe duyulan saygının günüdür.

Görmek istemediğimizden mi, böylesi daha kolay ve “zararsız” olduğundan mı, telaffuz etmek tehlikeli bulunduğundan mı bilmem, “emek” sözcüğünü kullanan pek fazla insana rastlamayız bugünlerde… Karnım ağrır!

En çok canımı yakan ise, kentin popüler caddelerinde, alışveriş merkezlerinin giriş kapılarında, orada burada burnumuza dayanan sahte kırmızı güller… “Kadınlar günü” nedeniyle “kadınlara” bir “jest” yapma gayesindeki insan topluluklarının temsilcileri… Anlıyorum ki gülleri sahte yapan toprakta yetişmemeleri değil, güllerin inorganik maddelerden yapay olarak üretilmeleri de değil, aslında hiçbir duygunun sözcüsü olmayışları, “dostlar alışverişte görsün” zihniyetinin ifadesi olarak burnumuza dayatılmaları… Yanlış anlaşıldığımızın daha belirgin bir kanıtı var mı?

İnterneti kurcalıyorum, “Neden kadınlar günü var da erkekler günü yok?” sorusuyla karşılaşıyorum, neye sinirleneceğimi şaşırıyorum… Hangisini düzeltmeli? Bunun yalnızca kadınlar günü olmadığını mı anlatmalı yoksa zaten tüm günlerin erkeklere ait olduğunu mu? Vazgeçmeli miyim bir şeyler söyleme isteğinden, böyle kalsın mı her şey? Karın ağrım bir tek beni ilgilendirir ne de olsa…

Önceki yıllarda bu kaygılarımı paylaştığım insanlar, “Önemli olan hatırlanmak, küçük de olsa bir farkındalık yaratmak, bırak adı nasıl biliniyorsa bilinsin” demişlerdi. Ben, o küçük farkındalığa bir küçücük sözcük daha eklemek istiyorum, kendisi küçük ama değeri büyük bir sözcük…

Karnım ağrıyor yine, susmayı denedim ama olmadı. Bir kez daha deneyelim bakalım işe yarayacak mı, bakalım anlayan birileri çıkacak mı? Diyorum ki 8 Mart Dünya EMEKÇİ Kadınlar Günüdür. Yani sadece kadın olmak değildir altı çizilen, hayata karşı, dayatmalara karşı var olma mücadelesi vermek, kendi ayakları üzerinde durabilmek için çaba göstermektir vurgulanan…

Kadınlığa değil, emeğe duyulan saygının günü kutlu olsun!