14 Haziran 2013 Cuma

Kalabalık bir 14 Haziran dileği...



Günlerdir uyumuyoruz doğru düzgün, yakın gelecekte rahat uyuyabilelim diye. Sokakları, meydanları ev belleyenler yalnız olmadıklarını bilsinler diye. Hayat devam ediyor ya işte, işe geliyoruz önce, sonra meydanlardayız. Sesimiz yettiğince bağırıyoruz: Her yer direniş, hepimiz kardeşiz.

Bütün bunlar beni umuda çağırmıyor aslında, ben bu ülkeden umudumu kestim çoktan. Ama hala umut edenler var ya, onların umut etmeye devam edebilmelerini istiyorum diye sokaklardayım. Gençlerin umut etme hakkı için, demokrasinin meydanlarda deneyimlendiğini bildiğim için, bir şeyler değişecekse değişimin sokaklarda başladığını bildiğim için...

Günlerdir karıştırıyorum, ayın kaçındayız, haftanın hangi günü... Bir tek bugün farkındayım tarihin, 12 yıl geçti ama 14 Haziran aklımdan bir an bile çıkmadığı için. Hayatımın en mutlu hatırasına tanık olmuş bu tarih, bilgisayar ekranına her baktığımda çalıyor hafızamın kapısını yeniden. Oysa zaten alarmdan önce uyanıp alarmın çalmasını beklemek gibi yaşıyorum bütün 14 Haziranları ben. 

Umut etmiyorum dedim ya, bu laf bugün daha çok yakıyor canımı. Bir daha o 14 Haziran gününde olduğum kadar mutlu olamayacağımı biliyorum ama, başkalarının mutlu olabileceğine dair bir umudum olsun istiyorum bugün. 

Ben her yıl 14 Haziran’da bir dilek tutuyorum, en azından o günün hatırasını saklı tutabilmek için. Bu yıl 14 Haziran dileğim Gezi için, Taksim için, her daim –ve hâlâ- üvey evlat muamelesi yapılan Ankara için, Rize için, hemen hemen her akşamı bir şenlik havasında yaşamayı beceren İzmir için, 'yalnız değilsiniz' dediğini duymasak da direnen Kayseri için, gençlerin önüne siper olan anneler için, tekerlekli sandalyesiyle parka gidip “bu gençlerin önüne siper olmak zorundayız” diyen Şafak Pavey için, halkın karşısına dikilen bütün panzerlerin önüne geçip “Gelin bakalım ölümden öte köy var mı?” diyebilen Sırrı Süreyya Önder için, #DirenGezi diyebilen, umudu olan herkes için…

Umutlu olmayı umut edebilmem için...