22 Mart 2014 Cumartesi

Merhametsiz Final



13 Mart 2014

Bölüm bölüm takip etmediğim, ama hikâyesine hakim olduğum bir diziydi Merhamet. Denk geldikçe izledim ve çok da güzel sahnelere tanık oldum. Ne dediğini bilen, ayakları yere sağlam basan bir hikâyeydi. Uyarlandığı romanın çok ötesine geçti ve bunu yaparken karakterleri tersyüz etmeden, o hayran olduğum Narin-Deniz dostluğuna gölge düşürmeden, abartılı entrikalara saplanmadan anlattı derdini ve bitti.

Yayınlanmaya başladığı dönemde biraz “sıkıcı” bulmuştum. Zamanla anladım ki diğer dizilerdeki o gereksiz hezeyanlar, kendini yalnızca bağırarak ifade edebilen histerik kadınlar ve –Sermet’e rağmen- bütün dünyanın yükünü tek omzunda taşıdığını düşünen mağrur ve kaba adamların yokluğuydu bana durağanlığı düşündüren.

Özgü Namal’a her rolünde yeniden inanıyor, yeniden hayran oluyorum zaten, artık üstüne konuşacak fazla sözüm kalmadı. Burçin Terzioğlu, bu ülkede kadın oyunculara kolay kolay nasip olmayacak bir rolün altından hakkıyla kalktı, bir kez daha artı puan yazdırdı gönlümdeki çeteleye. Mustafa Üstündağ’ı İzmir Çetesi’nde izlemiştim ama bir fikir edinememiştim kendisiyle ilgili. Tiyatroda izleyip beğendim sonra. Burada ise oynadığı rolden nefret ettim, ama tam sevmeye başlayacağım noktada kendinden yeniden yeniden nefret ettiren Sermet’i öyle sahici oynadı ki, teslim oldum, artık takibindeyim. İbrahim Çelikkol’u ise hiç beğenemedim. Zaten izlediğim hiçbir yerde beğenememiştim. Tipiyle falan da oynuyor, başka kılıklara giriyor ama rolleri farklılaştıramıyor sanki. Hep aynı şekilde konuşan, hep aynı kaba adam sanki. (Ama ben romandaki Fırat’tan da nefret etmiş ve Narin’le kavuşmalarını hiç istememiştim, bu yüzden taraflı bakıyor da olabilirim.) Yasemin Allen’i ilk kez izledim –yayınlandığı dönemde Elif’e pek yüz vermemiştim- ve beğendim.

Oyuncudan bağımsız olarak, ortaya çıktığı ilk günden beri Şadiye’den nefret ettim ben. Samimi bulmadım, inanmadım ve hep bir açığını aradım kendi çapımda. Irmak’tan bile daha fazla gıcık oldum ona. Kitapta ölmüş olan Şadiye’nin dizideki işlevi malum, bu yüzden keşke ölseydi diyemiyorum ama sevemedim işte...

Baştan beri anlayamadığım şey ise dizinin ismi. Niye merhamet? Neye merhamet? Kim kime gösterecek o merhameti? Ve madem dizi merhamet üzerineydi, nedendir bu merhametsiz final? Zira Narin ve Deniz’in el ele ölüme gittiği şu hikâyeden yarasız beresiz, sapasağlam çıkanın Şadiye ve Irmak olması gerçekten yakıyor canımı...