7 Mart 2009 Cumartesi

Uyanıkken Sayıkladıklarım

Tek başına gelmez hiçbir sıkıntı, gücünün beni devirmeye yetmediğini bildiğinden belki.
Ardında hep başka sıkıntılar, korkular, tedirginlikler, bezginlikler olur.
Ve anlayışsızlıklar…
Alttan aldıkça üstüme gelir insanlar; sandığımdan daha sabırlı, daha dayanıklı, daha güçlü olduğumu görürüm her seferinde ve her seferinde artar bu sıfatların derecesi…
Sadece biraz nefes almak isterim; etrafımdaki yalnızlıktan kurtulmak isterim, beni değilse bile benimle konuşan insanlar isterim; gülelim, gülüşleri fotoğraflayan gözleri fark etmeyelim isterim…
“Her şeye rağmen” diye başlayan cümleler artar hayatımda, sıkıntılar çoğaldıkça:
Her şeye rağmen güler, katlanır, yaşar, eğlenirim…
Severim her şeye rağmen, hiç tereddüt etmeden!

Gözlerimden akan hep aynı yaştır, sıkıntı değişse de. Yeni yaralar açılsa da kalbimde, hiç kapanmayan o yaraya ağlarım her defasında…
Bir aşk geçer zihnimin bir köşesinden, kapanmayan yaralarım kanar, iç organlarım kıpırdanır, gülümserim, yaşlarım terk ederken gözlerimi…

Tek bir bakış, tek bir umuttur bazen; Karac’oğlan misali her güzele bir şiir dizerim; şaşırarak hızına yaşamın…

Ellerimi kaldırıp gökyüzüne bir şeyler istemeyeli yıllar yıllar oluyor… Ben, gözlerimi kapatıp bir dilek tutardım ayın ışığında, ellerim göğsümde kilitli… Olmazsa tüm ışıkları söndürüp bir mum yakardım; mumun ömrü kadar kısa sürede gerçeğe dönsün diye dileklerim…
Hiç tereddüt etmeden yıllarca tuttuğum, en umutsuz anlarımda bilinçsizce tekrarladığım o çok özel dileğim, gelecek günlerden tek isteğim yok artık.

Ricat etti sözcüklerim,
Artık umuda varmıyor şiirlerim…

“Umutsuzluk = En büyük günah” derdi şairim; şimdi, varsa eğer günahlarımı kayıt altına alan “birileri”, cezamı istiyorum! –Daha beter ne olabilir ki?- En büyük umutsuzluğuma karşılık işlemişim “en büyük günahı”, ben alacaklı bile sayılırım hesaplayacaksak…

Zaman, ilaçtı evet… Geçer… Günler tükendikçe acısı azalır hayal kırıklıklarının. Ya da belki biraz daha büyüdükçe, sayısı arttıkça hayal kırıklıklarının, kahredecek daha çok şeyi olur insanın ve hayal kırıklığı başına düşen kahır miktarı azalır… Sahi ya? Bilim açıklayabiliyor muydu hayallerimin neden sürekli kırıldığını?

Ah!
Bu kadar çok soru sormamam gerekiyordu, unutuyorum hep!
Bilmeden daha mutlu olurmuş insan, düşünmeyenlerin işi ne kolay!


Funda SARICI
05.03.2009
03:20

5 Mart 2009 Perşembe

Yanılmış Sevdalılar


Hep aranan, kolay kolay bulunamayan, bulunduğunda sorularla, sorgularla harcanan, inanmaz gözlerle sürekli didiklenen, her şeye rağmen tamamen elde edilemeyen ama hep hayalleri süsleyendi aşk...

Şimdilerde "gözlerin yaşına, sözlerin telaşına" bile değmez oldu cahil ellerde... Kahvemize karıştırıp içebilecek kadar somutlaştırdık, basitleştirdik, insansılaştırdık onu, büyüsünü yitirdik, duygusunu öldürdük aşkın... Ağızlarda tatlı bir his bırakıp gitmesine izin verdik, acısını kaybettik, mutluluk budur sandık, buna inandırıldık kendi olamadan başkalarına karışan yanılmış "sevdalılar" yüzünden...


Şimdi neyi aramalı, neye ağlamalı, neden yaşamalı?


Funda Sarıcı, 06.12.2008