8 Şubat 2013 Cuma

Kim Korkar Gök Gürültüsünden!



Görünen o ki bugün, gökyüzü ufacık bir göz kırpışı bile esirgeyecek bu şehirden. 

Pencereme hızla vuran yağmur damlaları eşliğinde uyuyup gök gürültüleriyle uyandım ben.

Saatlerce çıkamadım yataktan. Zaten korkarım gök gürültüsünden, şimşeklerden; gündüzleri daha çok korkuyormuşum meğer. Sanki göklerin mavisini bir daha hiç göremeyecekmişiz gibi, her gecenin ardından gün doğmak zorunda değilmiş ve Hume’un haklı çıkacağı gün bugünmüş gibi…

Yine de bir şekilde ikna edip attım kendimi sokağa. Çok da zor olmadan vardım okula. Okul sessiz, kimsesiz ve ıslak… Koridorlar boş, kantinde birkaç kişi var sadece, o da mecburiyetten… Bir elimde şemsiye, bir elimde çanta, bir biçimde ofise ulaşmaya çabalarken bir anda bir tebessüm beliriyor yüzümde! 

Hiç beklemediğim bir anda, 15 yıl kadar geriye gidiyorum, güneşin ayrılık, uzaklık; yağmurun, karın bir aradalık demek olduğu o günlere, Beytepe’ye!

Şimdi kim korkacakmış gök gürültüsünden acaba?

1 Şubat 2013 Cuma

Aynada Onun Gözleri

Bu sabah aynada, onun gözleriyle baktım kendi yüzüme. Kendimle göz göze geldiğimde aynada, gördüğüm onun gözleriydi...

Şimdi bana "ama uzak", "ama özlenir", "ama görüşemiyorsunuz" demesin kimse. Kavuşmak sadece fiziksel değildir, kalplerin kavuşmasını kilometrelerle ölçemezsiniz. Kendi düşündükleriniz ya da hissettikleriniz üzerinden benimkileri yargılayamazsınız. Hele anlamaya bile çalışmıyorsanız, asla yargılayamazsınız.

Zaten anlamanız bile gerekmez, susun ve gözlerime bakın... Orada beni görebilirseniz haklı çıkarsınız ancak!