4 Kasım 2015 Çarşamba

Barış Arduç’lu Derimod reklamındaki sorun ne?



Yayına girdiğinden bu yana (yanılmıyorsam ilk yayın günü 14 Ekim’di) etrafımdan sürekli duyduğum, sosyal medyada hakkında konuşulduğuna rastladığım ve Barış Arduç dışında hiçbir şeyin beğenilmediğini gördüğüm bir iş oldu Derimod ayakkabılarının reklamı. İyi reklam, iyi tanıtım nasıl yapılır dersi veremem belki ama az buçuk iletişim okumuşluğum ve ekranda olup bitenlerle ilgili düşünüp yazmışlığım var. Bu işten biraz anlarım demekte beis görmüyorum kendi adıma. Bu yüzden de bu reklamla ilgili rahatsızlıklarımı sıralamak istedim.

Reklam filmine TV’de her rastlayışımda ekrana yapışırcasına izlediğim, tanıtım fotoğraflarını telefonuma kaydedip aklıma geldikçe baktığım doğrudur, ama verdiği mesajlar açısından yanlış bir reklam olduğunu düşünüyorum.

Kadın ayakkabısı reklamı için Barış Arduç çok doğru seçim, buna itirazım asla yok. Bunun ilk sebebi, Arduç’un son birkaç ayın en çok beğenilen ve en çok konuşulan dizisinin başrolünde oynaması, iyi oyunculuğu ve düzgün fiziği dolayısıyla da diziyi izleyen izlemeyen pek çok insan (tabii ki özellikle de kadınlar) tarafından bilinen, tanınan, takip edilen ve çokça beğenilen biri olması. TV ile hiç ilgilenmeyen pek çok insandan hem Arduç hem de Derimod reklamı hakkında birçok mesaj aldığım için bunu gözlemleme şansım da oldu. Diziye müptela oluşumdan bahsetmiyorum bile… İkincisi ise Arduç’un dizide kadın ayakkabıları üreten bir şirketin ortağı ve tasarımcısı olması.  Yetenekli ve işini titizlikle yapan bir ayakkabı tasarımcısı; öylesine titiz ki, yarattığı ayakkabı için seçilen modelin “gözlerinin boş baktığını” söyleyerek başka bir model arayışına girebiliyor. Reklamın zayıflığı da burada başlıyor bence, çünkü reklamdaki kadınların tamamı “boş” bakıyor. Karşılarında, diz çökmüş, af dileyen, perişan bir adam var ve kadınların yüzünde duygunun zerresi yok. Bir bağışlama ifadesi şart değil ama o öfke de yok gözlerde, tek hissettirebildiği kayıtsızlık. Bizim ekranda görüp de karşısında eridiğimiz adam önlerinde diz çöktüğünde kayıtsız kalan “cool” kadınlar mı giyer yani o ayakkabıları? Böyle mi okumalıyız? 

Ayrıca canlandırdığı karakter de gönlüne aşk düşmedi mi kafasını kaldırıp bir kadına bakacak, bir kadının yoluna serilecek biri değil; bir kere sevenlerden. Reklamda ise bir sürü kadın var ve kadınlar sürekli değişiyor, kafamız karışıyor. Zaten adamın neden af dilediğini, nasıl olup da öyle sürünür hale geldiğini bilmiyoruz, bir de kadınlar sürekli değişince her şey birbirine giriyor, ne izlediğimizi şaşırıyoruz.

Evet, “reklamda oynayan kişi Ömer İplikçi değil, Barış Arduç,” diyebilirsiniz. Ama Barış Arduç isminin yanına ayakkabı sözcüğü geldiğinde zihnimizde oluşan bağlantıları da inkâr edemezsiniz. Derimod’un Barış Arduç’u erkek ceketlerinin değil de kadın ayakkabılarının reklam filminde oynatmasının açıklaması da bu bağlantılarda zaten.

Ben reklamlar sırasında ekrana bakan biri değilimdir. Barış Arduç’un sesini duyup duyup koşuyorum ekran karşısına. Böyle böyle 15. izleyişte falan ancak dikkat edebildim ayakkabılara; yani reklam filminde, reklamı yapılan ürünün ön planda olmaması gibi bir sorun da var. Güzellik bir ölçüde göreceli bir kavram, bir ayakkabıdan beklentilerimiz de değişken olabilir ama Ömer İplikçi’nin tasarladığı ayakkabıların reklamdakilerden daha güzel olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. Ben şahsen Passionis marka olanları giymek isterim, Derimod olanları değil.

Evet, Barış Arduç üzerine düşeni yapmış, evet, reklam dikkatleri çekti, ilgi uyandırdı, ama Derimod için ne değişti mesela, bunu bilmiyorum. Reklamın hedef kitlesi kimdir emin değilim -Derimod’un hedef kitlesini tahmin edebiliyorum, 500 küsur liralık ayakkabıları satın alabilecek maddi güce sahip kitle belli sonuçta- ama dizisi her kategoride birinci olduğu için Barış Arduç’la hedeflenen kitle nedir, Derimod’un kitlesini genişletme hedefi var mıdır, bunu bilmiyorum- dolayısıyla bu yönde bir değerlendirme yapamıyorum.

Reklamın yayınlanmasından birkaç gün sonra, reklamdaki bordo ayakkabıyı incelemek için Derimod’un internet sitesini -ilk defa- ziyaret ettim. “Yeni” diye sunulan modeller arasında reklamdakiler yoktu. Amaç yeni ürünleri tanıtmak (ve satmak) değilse reklamı niye yaparsınız diye sordum kendi kendime. Birkaç gün sonra bir AVM’de dolaşırken yine ilk kez bir Derimod mağazasına girdim, o bordo ayakkabıyı görebilmek için. Baktım ki Derimod’un fiyatlarında bir değişiklik yok. Öyleyse büyük ihtimalle hedef kitleyi genişletmek gibi bir amaç da yok. Reklamda ürünlerin ön planda olmayışı da herhalde bunun bir yansıması…

Reklamla ilgili olarak hoşuma giden tek şeyi de söyleyip bitireyim –Barış Arduç hariç tek şey, tabii ki-: Gün be gün muhafazakârlaşan ekranlarımızda, reklamın son planındaki gibi ateşli bir sahne görmek şahsen beni mutlu etti. Sonuçta, Arduç’un gözlerindeki ateşin çağrısına uymak istemiyor muyuz hepimiz?

Hiç yorum yok: