Yayına girdiğinden bu yana
(yanılmıyorsam ilk yayın günü 14 Ekim’di) etrafımdan sürekli duyduğum, sosyal
medyada hakkında konuşulduğuna rastladığım ve Barış Arduç dışında hiçbir şeyin
beğenilmediğini gördüğüm bir iş oldu Derimod ayakkabılarının reklamı. İyi
reklam, iyi tanıtım nasıl yapılır dersi veremem belki ama az buçuk iletişim
okumuşluğum ve ekranda olup bitenlerle ilgili düşünüp yazmışlığım var. Bu işten
biraz anlarım demekte beis görmüyorum kendi adıma. Bu yüzden de bu reklamla
ilgili rahatsızlıklarımı sıralamak istedim.
Reklam filmine TV’de her
rastlayışımda ekrana yapışırcasına izlediğim, tanıtım fotoğraflarını telefonuma
kaydedip aklıma geldikçe baktığım doğrudur, ama verdiği mesajlar açısından
yanlış bir reklam olduğunu düşünüyorum.
Kadın ayakkabısı reklamı için
Barış Arduç çok doğru seçim, buna itirazım asla yok. Bunun ilk sebebi, Arduç’un
son birkaç ayın en çok beğenilen ve en çok konuşulan dizisinin başrolünde
oynaması, iyi oyunculuğu ve düzgün fiziği dolayısıyla da diziyi izleyen
izlemeyen pek çok insan (tabii ki özellikle de kadınlar) tarafından bilinen,
tanınan, takip edilen ve çokça beğenilen biri olması. TV ile hiç ilgilenmeyen
pek çok insandan hem Arduç hem de Derimod reklamı hakkında birçok mesaj aldığım
için bunu gözlemleme şansım da oldu. Diziye müptela oluşumdan bahsetmiyorum
bile… İkincisi ise Arduç’un dizide kadın ayakkabıları üreten bir şirketin
ortağı ve tasarımcısı olması. Yetenekli
ve işini titizlikle yapan bir ayakkabı tasarımcısı; öylesine titiz ki,
yarattığı ayakkabı için seçilen modelin “gözlerinin boş baktığını” söyleyerek
başka bir model arayışına girebiliyor. Reklamın zayıflığı da burada başlıyor
bence, çünkü reklamdaki kadınların tamamı “boş” bakıyor. Karşılarında, diz
çökmüş, af dileyen, perişan bir adam var ve kadınların yüzünde duygunun zerresi
yok. Bir bağışlama ifadesi şart değil ama o öfke de yok gözlerde, tek hissettirebildiği
kayıtsızlık. Bizim ekranda görüp de karşısında eridiğimiz adam önlerinde diz
çöktüğünde kayıtsız kalan “cool” kadınlar mı giyer yani o ayakkabıları? Böyle
mi okumalıyız?
Ayrıca canlandırdığı karakter de gönlüne
aşk düşmedi mi kafasını kaldırıp bir kadına bakacak, bir kadının yoluna serilecek
biri değil; bir kere sevenlerden. Reklamda ise bir sürü kadın var ve kadınlar
sürekli değişiyor, kafamız karışıyor. Zaten adamın neden af dilediğini, nasıl
olup da öyle sürünür hale geldiğini bilmiyoruz, bir de kadınlar sürekli
değişince her şey birbirine giriyor, ne izlediğimizi şaşırıyoruz.
Evet, “reklamda oynayan kişi Ömer
İplikçi değil, Barış Arduç,” diyebilirsiniz. Ama Barış Arduç isminin yanına
ayakkabı sözcüğü geldiğinde zihnimizde oluşan bağlantıları da inkâr
edemezsiniz. Derimod’un Barış Arduç’u erkek ceketlerinin değil de kadın ayakkabılarının
reklam filminde oynatmasının açıklaması da bu bağlantılarda zaten.
Ben reklamlar sırasında ekrana
bakan biri değilimdir. Barış Arduç’un sesini duyup duyup koşuyorum ekran
karşısına. Böyle böyle 15. izleyişte falan ancak dikkat edebildim ayakkabılara;
yani reklam filminde, reklamı yapılan ürünün ön planda olmaması gibi bir sorun
da var. Güzellik bir ölçüde göreceli bir kavram, bir ayakkabıdan
beklentilerimiz de değişken olabilir ama Ömer İplikçi’nin tasarladığı
ayakkabıların reklamdakilerden daha güzel olduğunu da söylemeden geçmeyeyim.
Ben şahsen Passionis marka olanları giymek isterim, Derimod olanları değil.
Evet, Barış Arduç üzerine düşeni
yapmış, evet, reklam dikkatleri çekti, ilgi uyandırdı, ama Derimod için ne
değişti mesela, bunu bilmiyorum. Reklamın hedef kitlesi kimdir emin değilim
-Derimod’un hedef kitlesini tahmin edebiliyorum, 500 küsur liralık ayakkabıları
satın alabilecek maddi güce sahip kitle belli sonuçta- ama dizisi her
kategoride birinci olduğu için Barış Arduç’la hedeflenen kitle nedir,
Derimod’un kitlesini genişletme hedefi var mıdır, bunu bilmiyorum- dolayısıyla
bu yönde bir değerlendirme yapamıyorum.
Reklamın yayınlanmasından birkaç
gün sonra, reklamdaki bordo ayakkabıyı incelemek için Derimod’un internet
sitesini -ilk defa- ziyaret ettim. “Yeni” diye sunulan modeller arasında
reklamdakiler yoktu. Amaç yeni ürünleri tanıtmak (ve satmak) değilse reklamı
niye yaparsınız diye sordum kendi kendime. Birkaç gün sonra bir AVM’de
dolaşırken yine ilk kez bir Derimod mağazasına girdim, o bordo ayakkabıyı
görebilmek için. Baktım ki Derimod’un fiyatlarında bir değişiklik yok. Öyleyse
büyük ihtimalle hedef kitleyi genişletmek gibi bir amaç da yok. Reklamda
ürünlerin ön planda olmayışı da herhalde bunun bir yansıması…
Reklamla ilgili olarak hoşuma
giden tek şeyi de söyleyip bitireyim –Barış Arduç hariç tek şey, tabii ki-: Gün
be gün muhafazakârlaşan ekranlarımızda, reklamın son planındaki gibi ateşli bir
sahne görmek şahsen beni mutlu etti. Sonuçta, Arduç’un gözlerindeki ateşin
çağrısına uymak istemiyor muyuz hepimiz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder