Bazen derin derin soluyorum senin yanındayken.
Nefes alamadığımı, nefes almayı unuttuğumu fark etme diye gizlice çekiyorum
içime o derin nefesi. Bazen birkaç öksürük oluyor o nefesin sonu, “gıcık” deyip
geçiyoruz.
Dinlediğimiz o ucuz şarkıda ağladığımı fark etme diye
rüzgâra veriyorum yüzümü. Farkında bile olmadan kalbime dokunan bir şey
söylüyorsun, gülüp geçiyorum kalbimin acısını anlama diye; kalbime düşen o
sözcüklerin orada bir ömür kalacağını bilmeden kurduğun cümleleri başka yüzlere
saklıyorum sana göstere göstere. Gözlerim başkasındayken kalbimden adının geçtiğini
bilmeyeceksin tabii.
Durduk yere, bir dilek tutmak geliyor aklıma; şarabın ilk
yudumunda, yeni aldığım kalemin ilk sözcüğünde, boş bir kağıda yazdığım ilk
harfte, yeni çıkmış bir albümün ilk şarkısında mesela... Dilek deyince de ilk sen
oluyorsun aklıma gelen, öylesine sıradan, olağan kelimelermiş gibi geçiyor içimden
adının eklendiği bir cümle…
İçimdeki derinliğini fark ettikçe hırçınlaşıyorum sana
karşı, sense hiç anlamıyorsun sebebini, yine de kazanmaya çalışıyorsun kalbimi.
Ben telefonu yüzüne kapatıp ağlıyorum aptallığıma, susamayışıma; sen tekrar
arıyorsun haklı olan benmişim gibi, bir “hak” bile yokken ortada…
Senin yakandaki çiçeğin aynısından bir tane de ben edindim, saklıyorum
yastığımın altında, gözyaşlarımla hemhal olmaları seni daha çok içime çekmeme
yarıyor, her nedense. Benim yanımda telefonun çalıyor, selamımı söylüyorsun
karşıdakine, gülümsüyorum. Oysa içimden, neler neler söylüyorum seninle
zamanımı çalan o münasebetsize…
Ben bir şarkı söylüyorum eskilerden, çocukluğumuza gidiyoruz
ayrı ayrı… Ben sana ilk sevdamı anlatıyorum, sen bana oyunlarınızı… O ilk
sevdayı nasıl tanıdıysam, nasıl büyüttüysem içimde, seni de öyle büyüttüğümü
fark ediyorum. Bir gölge gibiyim, hep yanındayım, şüpheye yer bırakmayacak
kadar varım, ama sessiz, derinliksiz ekleniyorum hayatına. Bazen
kolaylaştırıyorum işleri senin için, bazen ayağının önünden alıveriyorum bir
taşı, bazen bir basamak ben ekliyorum yoluna…
Beni senden kurtaran, ilk sevdadan aldığım ders oluyor,
hatırlayınca. İnsan birini, ondan habersiz büyüttükçe içinde, gerçekle
kalptekini ayıramaz oluyor. Oysa kalpteki ne kadar kusursuzsa o kadar kusurlu
oluyor gerçeği… Kötü olduğu için, çirkin olduğu için, asla değmeyeceği, asla
kıymet bilmeyeceği için değil. Tam tersine, tüm bunlara değer olduğu için, en
iyisi olduğu için…
Sen de eski bir şarkı oluyorsun dilimde böylece, hiç
susmadan seni söylüyorum, sana hiçbir şey söylemeden…
FS/06.08.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder