26 Kasım 2014 Çarşamba

Oh! Ne rahat!



Sezon başında İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin repertuvarını ilk gördüğümde dikkatimi çeken ilk –ve maalesef tek- eser “Lüküs Hayat”tı. Biletimi aldım ve bekledim günlerce.

Temsilden önceki haftasonu, stratejik bir hata olduğunu temsil esnasında anladığım bir şey yaptım, oturup “Lüküs Hayat”ın 1985’te sahneye koyulan yorumunu bir kez daha izledim. Benim huyumdur, tutamam kendimi; öncekiyle sonrakini, kitapla filmi/diziyi, metinle oyunu karşılaştırmazsam duramam. Tabii o Zihni Göktay’lı, Suna Pekuysal’lı efsane kadrodan sonra kimi izlesem beklentinin altında kalacaktı belki; ama bu kadar altında da olmamalıydı.

İzmir’de şimdiye dek izlediğim opera temsillerinde edindiğim izlenim aynen korunmakta: bizim operacılarımız rol yapmayı bilmiyorlar! İyi şarkı söylemek, sesini iyi kullanmak elbette önemlidir, hatta kendisinden ödün verilemez bir meziyettir; fakat sahneye konulan şeyin aynı zamanda bir oyun olduğunu, bütün bunların çoğu zaman bir hikâye anlatmak için yazılıp söylendiğini, salonda oturanların dinleyici değil izleyici olduğunu da asla unutmamak gerekir. Bu gözle izleyince sahneye bakmak bile istemedim pek çok zaman.

Bir de ufak tefek vurgu ve esprilerle oyunu sözüm ona “güncelleştirme” çabaları var, asla anlayamadığım. İnce ince kurgulanıp yazılmış bu metne “fevkaladenin de fevki” sözünü dâhil etmenin maksadı ne olabilir mesela? Kaldı ki “Lüküs Hayat”ın yazıldığı dünya da, eleştirdikleri de güncelliğini kaybetmiş değil. Olaylar 80 yıl öncesinde geçiyor, karakterler şu an pek kullanmadığımız bazı sözcükleri kullanıyor diye miadı dolmuş bir güldürü sunduğunuzu sanıyorsanız, sahneye koyduğunuz şeyi siz bile anlayamamışsınız demektir. Seyircinin ayakta alkışlamasını yadırgamamalı bunun üzerine…

Ama “Lüküs Hayat” ismi her dönemde, kim oynarsa oynasın merakla beklenecek ve pek çok kişi tarafından izlenecek bir oyundur, bunun ardına sığınmak da pek kolaydır. “Oh! Ne rahat!”

Velhasıl, “Lüküs Hayat” temsili, İzDOB’un bu yılki en büyük hayal kırıklığıdır kanımca. 10 üzerinden 6 veririm, orkestranın ve iyi söylenen şarkıların hatrına.

Hiç yorum yok: