2 Ocak 2015 Cuma

Yasaksa illâ ki söyle…



Aylar sonra Ankara. Eskimeyen Dost’un raflarında geziniyor gözlerim. Yılmaz Odabaşı’na rastlayıveriyorum apansız. Daha önce hiç görmediğim bir kitabıyla bakışıyoruz bir süre.  Aylardan Ağustos. 12 yıl aradan sonra meydana çıkmış yepyeni şiirler ve ben göz gözeyiz. Kitap Mayıs’ta basılmış ve benim hiçbir şeyden haberim yok. Doktora yapmaktan nefret ettiğim anlardan biri. Bunun reklam malzemesi yapılıp gözüme gözüme sokulmamış olmasına sevinmek için ise kitabı okuyup bitirmem ve diğer bütün detayların önemini kaybetmesi gerekiyor.

Yaşamı boyunca yasakların karşısında durmuş, bu yolda acılar çekmiş, bedeller ödemiş biri olarak Odabaşı, “Bana Yasak Sözler Söyle” diyor bu kez. Tam da kendi yasaklarımı çiğnemeye niyet etmişken olacak iş mi?

12 yıldır şiir yayımlamayan bir şairin yeni kitabı tedirginlik uyandırmıyor da değil. Ya eski şiirlerden bir seçkiyse bu? Yeni bir şiir kitabı yayımlamayacağını, “kendini oldurduğu kulvarlarda kendini taammüden yok etmeye azmettiğini” yazmamış mıydı en son? Raftan alıp incelemeye başlıyorum. İçindekiler listesinde tanıdık bir şiir yok, güzel. Rasgele bir şiir seçiyorum, almaya niyetlendiğim bütün şiir kitaplarına yaptığım gibi. “Hiçbir Ağıt Yokluğuna Denk Değil” isimli şiirin bulunduğu sayfayı seçiyor parmaklarım. Dizelerden önce öyle iki satır var ki, okuyor ve çakılı kalıyorum olduğum yere:





-Bazen hiç gelmeyecek biri de beklenir;
o bir düştür, yazgına, soluğuna eklenir...-





Ben ki sadece bir adım gerisinde duruyorum bir düşün, tam da o gün. Hiç gelmeyecek birini bekliyorum umutla. Elini hiç uzatmayacak birini. Hayatımdan hiç eksilmeyecek birini. Korkuyorum zaman zaman, ama yılmadan bekliyorum. Düşünüyorum ki en büyük düşümdür o an beklemekte olduğum, bir yol bulup da gerçeğe çıkarabileceğime hiç inanmadığım. Başkası anlamıyor bunu. Kimse yanıtlamıyor sorularımı. Ama şair ruhlara tercüman her zaman. O çoktan çözmüş bilmeceyi, not edivermiş işte bir kenara. Ben şimdi nasıl tutayım o yasak sözleri içimde?


12 Ağustos 2014


Aylar geçmiş, ben kimseyle paylaşamamışım yasak sözlere susamışlığımı, yaşlarıma yoldaş bir şairin yeni düşlerine kavuşmuşluğumu. Şimdi, yeni bir yılın başlangıcı, cesur yeni günlere taşısın diye beni –bizi– , daha görünür bir yerlere iliştirmeli okuduklarımı, düşündüklerimi.

Hayatın düşlere borcu bitmez de yasakların hayata borcu biter mi sanki?

2 Ocak 2015



Hiç yorum yok: