Aylar sonra Ankara. Eskimeyen
Dost’un raflarında geziniyor gözlerim. Yılmaz Odabaşı’na rastlayıveriyorum
apansız. Daha önce hiç görmediğim bir kitabıyla bakışıyoruz bir süre. Aylardan Ağustos. 12 yıl aradan sonra meydana
çıkmış yepyeni şiirler ve ben göz gözeyiz. Kitap Mayıs’ta basılmış ve benim hiçbir
şeyden haberim yok. Doktora yapmaktan nefret ettiğim anlardan biri. Bunun reklam malzemesi yapılıp gözüme gözüme
sokulmamış olmasına sevinmek için ise kitabı okuyup bitirmem ve diğer bütün
detayların önemini kaybetmesi gerekiyor.
Yaşamı boyunca yasakların
karşısında durmuş, bu yolda acılar çekmiş, bedeller ödemiş biri olarak Odabaşı,
“Bana Yasak Sözler Söyle” diyor bu kez. Tam
da kendi yasaklarımı çiğnemeye niyet etmişken olacak iş mi?
12 yıldır şiir yayımlamayan bir
şairin yeni kitabı tedirginlik uyandırmıyor da değil. Ya eski şiirlerden bir seçkiyse bu? Yeni bir şiir kitabı
yayımlamayacağını, “kendini oldurduğu kulvarlarda kendini taammüden yok etmeye
azmettiğini” yazmamış mıydı en son? Raftan alıp incelemeye
başlıyorum. İçindekiler listesinde tanıdık bir şiir yok, güzel. Rasgele bir
şiir seçiyorum, almaya niyetlendiğim bütün şiir kitaplarına yaptığım gibi.
“Hiçbir Ağıt Yokluğuna Denk Değil” isimli şiirin bulunduğu sayfayı seçiyor
parmaklarım. Dizelerden önce öyle iki satır var ki, okuyor ve çakılı kalıyorum
olduğum yere:
-Bazen hiç gelmeyecek biri de beklenir;
o bir düştür, yazgına, soluğuna eklenir...-
Ben ki sadece bir adım gerisinde
duruyorum bir düşün, tam da o gün. Hiç gelmeyecek birini bekliyorum umutla.
Elini hiç uzatmayacak birini. Hayatımdan hiç eksilmeyecek birini. Korkuyorum
zaman zaman, ama yılmadan bekliyorum. Düşünüyorum ki en büyük düşümdür o an
beklemekte olduğum, bir yol bulup da gerçeğe çıkarabileceğime hiç inanmadığım. Başkası
anlamıyor bunu. Kimse yanıtlamıyor sorularımı. Ama şair ruhlara tercüman her
zaman. O çoktan çözmüş bilmeceyi, not edivermiş işte bir kenara. Ben şimdi
nasıl tutayım o yasak sözleri içimde?
12 Ağustos 2014
Aylar geçmiş, ben kimseyle paylaşamamışım
yasak sözlere susamışlığımı, yaşlarıma yoldaş bir şairin yeni düşlerine
kavuşmuşluğumu. Şimdi, yeni bir yılın başlangıcı, cesur yeni günlere taşısın
diye beni –bizi– , daha görünür bir
yerlere iliştirmeli okuduklarımı, düşündüklerimi.
Hayatın düşlere borcu bitmez de yasakların hayata borcu biter mi sanki?
2 Ocak 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder