19 Eylül 2016 Pazartesi

'O kız' okusun, siz okumasanız da olur...

23261079
Enver Aysever'in "Bu Roman O Kız Okusun Diye Yazıldı" romanı üzerine düşünceler...

Uzun zamandır bir kitabı okurken böyle çile çekmemiştim… Başladığım kitapları yarım bırakamamak, bir şekilde yarım bıraktıklarıma da geri dönüp baştan okumak gibi bir rahatsızlığım var, bu nedenle yeniden okumaya değmeyeceğini düşündüğüm kitapları ne olursa olsun bitirmeye çalışıyorum, bu kitap da onlardan biri.

Bence en büyük sorun romanın akmaması… Cümleler, olaylar, saptamalar, beklentiler art arda geliyor, evet, ama kitap ilerlemiyor. Sanki hep aynı anda -o ilk bakış ve ilk kıvılcımda- duruyor zaman, ötesine geçilemiyor. Bir romanın akması zorunluluğundan söz etmiyorum, yazar isterse roman boyunca o bir tek anı anlatmak da isteyebilir; ama o durumda bile cümlelerin bizi bir yerlerden bir yerlere götürmesi, yol boyunca da bizi çeşitli yollarla tatmin etmesi gerekir; ama maalesef!

Kitabın başlarında anlatıcı ve romancı vardı hikâyeyi gören farklı gözler olarak; anlatıcı yok olurken satırlar arasında, romancı hatırlatıyordu varlığını sık sık. Bu da epik bir tat katıyordu anlatıya - daha doğrusu, anlatıdaki yegane lezzet bu oluyordu. Sonraları unutturdu kendini romancı, anlatıcı yalnız kaldı ve anlatılan hikâyede bir özgünlük bulunmadığından, ardına düşülecek bir soru işareti de kalmadı.

Başlarda romancı tarafından ufak ufak iğnelenen anlatım biçimleri, ilerleyen sayfalarda anlatıcının başat üslubu haline geliyor. Sanki kitap okumuyor da popüler şarkıların video kliplerini izliyorum sessizce; üst üste binen ve hep birlikte hiçbir şey anlatamayan anların tarifleri yalnızca…

Anlatıcı, bunun İstanbullu bir aşk olduğunu söylüyor sık sık; hatta o kadar sık söylüyor ki, kendisini de inandırmaya çalıştığını düşündürüyor okuyucuya. Zira hikâyede, yaşanan aşkta, 'İstanbullu' bir şey yok. Türkiye'nin hangi şehri için yazılsa aynı şekliyle duracak bir hikâye bu. Etnik farklılıklar ve politik detaylar yetmiyor İstanbulluluğa ikna olmamıza.

'O kız' olmadığımdan emin olarak ama yine de isminin büyüsüne kapılarak almıştım elime kitabı, sonuçta da herkesin hemfikir olduğu noktaya geldim: Keşke 'o kız okusun diye' yazılmakla kalmayıp yalnızca 'o kız'ın okuyabileceği bir yere bırakılsaydı da benim vaktimden çalmasaydı bu kitap…

Hiç yorum yok: