3 Kasım 2017 Cuma

Şapkadan Buray Çıktı!

Şapkadan Buray çıktı!

Bu yıl 86. kez düzenlenen İzmir Enternasyonel Fuarı, çoğunlukla İzmir ve çevre illerden gelen ziyaretçilerine geniş bir etkinlik yelpazesi sundu: Ücretsiz çim konserleri, tiyatro oyunları, caz günleri, sokak gösterileri, edebiyat sohbetleri, bilim şöleni ve hatta "Yıldızlararası Uzay Sergisi". Ben, hep olduğu gibi yine -ve yalnızca- tiyatro konusuna yönelttim tüm ilgimi. Fuar sonrasında size tiyatrodan bahsetmeyi düşünüyordum ki bir genç adam çeldi aklımı.

24 Ağustos Perşembe günü yalnızca tiyatro için gitmiştim Kültürpark'a ve aklımdaki tek plan oyunu izleyip evime dönmekti. Yine de oyundan çıktığımda, yarım saat önce başlayan çim konserine göz atmadan, o akşamın konuğu Buray'ın birkaç şarkısını dinlemeden fuar alanını terk edemedim. Çünkü Buray daha konsere başladığı an etkilemişti beni. Konser alanına en yakın salondaki oyunu izliyor olduğumuz için konserin tam zamanında ve coşkuyla başladığına tanık olmuştuk. Aynı sahnede daha birkaç gün önce, kendisinden belki 4 kat fazla seyirciyi sahne önüne toplamış olduğu halde konserine yarım saatten daha gecikmeli başlayan "tecrübeli" birinin şarkı söylediğini bildiğimden, Buray'ı daha ilk saniyede takdir etmiştim.

Oyun nihayet bittiğinde, Buray'ın sesine doğru gittik ve sahneyi sağ çaprazdan gören bir noktaya konuşlandık. Albümdekiyle aynı sesi dinledim, televizyondakinin aynısı sıcak, neşeli, kıpır kıpır ve samimi bir müzisyen gördüm sahnede. İşine hakim, seyirciyi nasıl yönlendireceğini ve nasıl mutlu edeceğini bilen, müzik tutkusunu, bu işten keyif aldığını -yani bütün bunları maddi kazanç, şöhret vb. amaçlarla yapmadığını- gösteren, göstermekten çekinmeyen biriydi sahnedeki.

Başka şehirleri bu açıdan bilmem, belki benzerleri vardır ama İzmir, ücretsiz açık alan (sokak, meydan ve çim) konserleri açısından zengin bir şehirdir. Yalnızca dolaşmaya çıkmışken bir pop yıldızının, yeni ünlenmekte olan bir rock grubunun ya da dünyaca ünlü müzisyenlerin ücretsiz konserlerine denk gelebilirsiniz, hiç haberiniz yokken. Duyuruları takip edip planlı olarak da gidebilirsiniz konserlere elbette.

Ben, konseri sanat merkezinde ya da açık havada, fakat illâ ki bir koltukta oturarak, hatta oturacağım yeri de özenle seçerek izlemeyi tercih ederim. Böyle olmayan bir konseri izlemek üzere evden çıkmaya ikna edilmem zordur. Denk geldiğim konserleri de çoğunlukla birkaç şarkıda bırakırım bu yüzden. Açık yüreklilikle söyleyebilirim, şarkılarını dinlemeyi sevsem ve kuşağının en iyi isimlerinden biri olduğunu düşünsem de o akşam yalnızca Buray konseri için fuar alanına gitmezdim. Ama iyi ki oradaymışım!

Müslüm Gürses'ten Sezen Aksu'ya, Volkan Konak'tan Gülşen'e pek çok şarkıcıdan seçimlerle zenginleştirilmiş repertuvarı, rakip gösterildiği yeni kuşak şarkıcıların şarkılarına da bu repertuvarda yer vermesi, gitarıyla ve orkestrayla ilişkisi ve hiç bitmeyen enerjisiyle Buray orada olanları hiç pişman etmedi.

İki şarkı arasındaki kısacık aralardan birinde, ellerinde deniz toplarıyla birkaç kişi sahneye çıkan merdivenleri tırmanmaya başladı. Topları eline alan Buray, mikrofona eğilip: "Ne geliyor?" diye sordu. "Mecnun geliyor!" diye yanıtladım ben, hiç düşünmeden. Aradaki bağlantıyı nasıl kurduğumu inanın bilmiyorum ama az sonra aynı cevabı Buray verdi mikrofondan ve elindeki topları seyirciye doğru atmaya başladı, "toplar yere düşmeyecek" uyarısıyla. Her ne kadar sahne önündeki seyirci, bu oyuna aynı coşkuyla karşılık vermese ve toplar kısa zamanda gözden kaybolsa da bu küçük oyun bana Buray hakkında çok şey söyledi.

Belki küçücük bir oyun, belki başka konserlerde de yaptığı bir jestti Buray'ın, belki pek çok insan çoktan unuttu bunu, ama ben özenilmiş, iyi çalışılmış ve dinamik bir sahne performansının yanında, halk konseridir, ücretsiz etkinliktir demeden işini yapan, yaptığı işe ufacık detaylarla anlam katan, seyircisine ve ona ayrılan zamana değer veren bir insan da gördüm.

Şapkadan çıkan bir tavşan gibi hem şaşırttı, hem keyiflendirdi, hem de bizzat o şapkayı tutan sihirbaz gibi oyununa kattı hepimizi; bize zamanı unutturdu, anılarımızın bir parçası oldu.

"İstersen" şarkısının her yerde çalmaya başladığı günlerde Buray'ı Kenan Doğulu'ya benzetmiştik çoğumuz. Konser sonunda bu benzetmenin Buray için yol gösterici olabileceği kanaatine vardım. Kenan Doğulu, uzun yıllardır Türkçe Pop müziğe emek veren, çeşitli yönlerden müziğimize katkı sağlamış önemli bir müzisyen ve oraya ait olduğunu her daim hissettiren bir sahne adamı. İlk şarkısından bu yana takip ettiğim ve canlı canlı da tanık olduğum için söyleyebilirim: 20 yıl sonra Buray Hoşsöz için de aynı şeyleri söylemememiz için hiçbir sebep yok.

(Bu yazı ilk olarak 1 Eylül 2017 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: