17 Ekim 2016 Pazartesi

Bana biraz umut ver*

Kördüğüm 28. Bölüm Yorumu

Ali Nejat gözaltında ve Murat da onun dışarı çıkmaması için elinden geleni yapıyor! Cinayet aletinde Ali Nejat'ın parmak izi var ve bu da yetmezmiş gibi bu cinayet aleti, aylardır hareket edemeyen Tarık Bey'in kasasından çıkıyor! Bütün bunlar, cinayeti Murat'ın planladığını ve planın tıkır tıkır işlediğini gösteriyor bana…

Kapıdan her girişinde kendine kurşun sıktığı günü hatırlayan Feyza'nın neden köşkte kaldığını düşünüp duruyordum, ama o silah o kasadan çıkınca anladım: planını uygulamaya koyabilmek için Feyza'yı Murat ikna etmiş olmalı köşkte kalmaya.

Murat'ın kendisinin gidip Naz'ı öldüreceğini sanmıyorum, bu işin arkasında o varsa kesinlikle maşa kullanmıştır. Geçen hafta Naz'ın gelişini patronuna gammazlayan ve bu hafta da Süreyya Hanım'ın kaldığı yerdeki (hastane midir, nedir, ben anlayamadım) hemşire görünümlü kadına şiddet uygulayıp oğluyla tehdit ederek Süreyya Hanım'dan kimseye bahsetmemesini isteyen kişidir belki de Naz'ın "siz" dediği. Süreyya Hanım'ı ziyarete gittiğinde karşılaşmışlardır belki ve o nedenle öyle bir tepki vermiştir Naz.

Yine de "Katil kim?" sorusunun yanıtını almamız birkaç bölüm daha sürmeli diye düşünüyorum, Avukat Nihan karakterine ısınmamız ve onunla Ali Nejat arasında 'bir şeylerin' başlama ihtimalinin de doğması için. Bu, Kaan'ın bir süre daha ağlamasına yol açacak ne yazık ki, ama bu arada "bir daha kimseye 'anne' demeyeceğim" diyen Kaan'ın bir kadına daha yakınlaşmasının önü açılabilir.

Eylül ve Enver'in karakola gelişi, Eylül'ün Ali Nejat'a yardım etmek için çabalaması ve Enver'in hem yardım etmek istediğini hem de Feyza'yı tekrar tekrar görmezden gelişini izlemek çok keyifliydi. Enver'le iki satır laf edebilmek için bu kadar istekli olan Feyza'nın bir adım atmaya çalışmaması da tuhaf. Umarım kendini anlatmak için Enver'in peşinde koştuğu günleri de görürüz.

Umut'un Neslihan'dan tatmin edici bir yanıt alamaması beni en çok yaralayan şey oldu bu hafta. Telefonları açılmadı, yanına gelinmedi… En sonunda kendini Neslihan'ın kapısında buldu Umut. Hem Umut'un sözlerini duymak, hem de Neslihan'ın Umut'un boynuna sarılıvermemek için kendini nasıl tuttuğunu, mühürlediği dudaklarının nasıl titrediğini izlemek içimi acıttı.

Murat Neslihan'ı köşke yeniden sokmanın bir yolunu buldu ama dilerim bu da kendine kurduğu bir tuzağa dönüşür. Kapıları, telefon konuşmalarını dinlemeye pek bir meraklı olan Neslihan, Murat'ın neler karıştırdığını ortaya çıkaracak ipuçlarına ulaşır da hem Ali Nejat'a hem Feyza'ya bir faydası dokunur umarım.

Enver, Ali Nejat'tan Eylül'e biraz umut vermesini rica etmiş, yeniden gitmemesi ve yaşamaya devam edebilmesi için. Kendisi de Eylül'e bir başka umudu vermenin hazırlığındaymış. Dizinin ilk bölümünden beri sözü edilen yerli otomobil yapma hayalinin peşinden bu kez Eylül koşacak, Umut'la birlikte hem de. Ve bu hayal gerçek olamayacaksa bile bütün servetini harcamaktan çekinmeyecek bir abi olduğunu düşünüyorum ben Enver'in. Hikâyenin bu kısmı artık kesintisiz akmalı…

Umut'a kendi ekibini kurmasını söyledi Eylül. Böylece Genco ve İsot da hiç mutlu olmadıkları o işlere devam etmek zorunda kalmayacaklar. Söylemeden edemeyeceğim, Genco'nun İsot'u almaya gittiği kafe sahnesinde çalan romantik müzik ve Genco'yla İsot'un halleri gerçekten güldürdü. Bu kadar acının içinde çok iyi geldi.

Akşam vakti Umut'la konuşmaya giderken yanına alkol değil de gazoz ve çekirdek alan ve bu durumu, "artık çocuklara kötü örnek olacak şeyler yapmayacağız" diye açıklayan, çünkü kendisini, Gökçe'nin bebeğine babalık yapmaya hazırlayan Genco'yu pamuklara sarmak istiyorum. Ben zaten bu hikâyenin başından beri en çok Genco'ya üzüldüm, en çok Genco'ya ağladım. Şimdi de onun bu hallerini, bebeği ansızın sahiplenmesini, adını 'Naz' koymak istemesini, Gökçe'yi bu fikre alıştırmaya çalışmasını hem gözyaşları hem de tebessümle izliyorum.

Gökçe, hamile olduğunu öğrendiği andan itibaren bebeğin kendisine ait olduğunu hissetmemiş hiç. Duygusal bağ kuramamış, sahiplenememiş ve sevememiş. Yaşadıklarını düşününce, Emre'den bir parçaya böylesi tepkili olmasını anlamak zor değil. Bu nedenle bebeği evlat edinmek isteyen bir çift bulmuş. Dünyanın pek çok yerinde, devlet kontrolünde uygulanan bir evlatlık verme yöntemidir bu. Ne yazık ki Türkiye'de yasal yollardan bunu yapmak mümkün değil.

Genco, Gökçe'nin bir süre sonra pişman olabileceğini düşündüğü için bunu yaptığı iddiasında ama bence bu konuda bencillik ediyor. Böyle büyük bir karara, olayın taraflarından biri bile değilken müdahale etmesi bir yana, Gökçe'yi anlamaya çalışmamasına inanamıyorum. Evet, şurası belli ki Genco yepyeni bir sayfa açmak istiyor yeni başlayan bu hayatın yardımıyla. Ama Gökçe'nin adına böyle hayati kararlar vererek olmaz bu. Sonunda Gökçe'yi tamamen kaybetmesinden korkuyorum Genco'nun…

Kaan'ın bu hikâye içinde giderek daha önemli bir rol edinmesini, itici bir güç haline gelmesini seviyorum. Önce doktoru beğenmeyip dedesine terapist desteği verilmesine yol açtı, dolaylı da olsa; sonra da avukatı beğenmeyip yeni avukat buldu babasına. Feyza'nın göremediklerini 7 yaşında bir çocuğun şıp diye çözmesi bize çok şey söylüyor… İlerleyen zamanlarda bunları fark edecek olan Feyza'nın öfkesinin şiddetinden de korkuyorum şimdiden. Ve Avukat Nihan rolüyle hikâyemize katılan Burcu Kara hoş geldi!

Avukat Nihan'ı ben şimdiden sevdim. Şiddet gören kadınlara karşılıksız yardım etmesi onu başımın üstünde taşımak istemem için yeterli zaten. Kaan'ı ciddiye alması ve karşısına alıp konuşması da ilk görüşteki pozitif yargımı perçinledi. Ama bu hikâyeye ve Ali Nejat'ın hayatına onu kabul edebilmem için olayları çözmesi ve tarafını doğru seçmesi şart.

*Bülent Ortaçgil'in "Biraz Umut" şarkısından

(Bu yazı ilk olarak 29 Eylül 2016 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: