15 Şubat 2016 Pazartesi

Gözyaşıymış insanın insana raptolduğu cevher*

Kördüğüm 6. Bölüm Yorumu

Umut’un Naz’ı, Ali Nejat’ın arabasında görmesinde kalmıştık geçen hafta, bana göre gereksiz bir tansiyondu bu. Umut peşlerine düştü düşmesine ama şirketten, Mert’ten telefon gelince sağa çekip takibi bırakmak zorunda kaldı. Demek ki hayaller üstün geldi acılara... Bu bir. Umut’un buradan kendine bir mağduriyet çıkarmasını engellediler, bu iki. Umut’un Naz’ı misilleme ile suçlamasına mahal vermediler, bu da üç. Bölümün hemen başında, geçen hafta kaldığımız yerden duyduğum rahatsızlığı telafi ettiler.

Gökçe ile Emre’nin ilişkisinin de aşk yalanlarıyla kandırılan fakir genç kız ve onunla gönül eğlendiren vurdumduymaz zengin oğlan klişesi gibi başlaması fakat esas kandırılanın seyirci olması, gençlerin birbirlerini sevmesi ve gayet normal bir ilişki yaşıyor olması da beni sevindiren bir başka nokta.

Feyza, Kaan’ı Barış sanıyor, Barış’ı koruyamadığı zamanın acısını Kaan’ı sarıp sarmalayarak çıkarmaya çalışıyor. Elbette o da biliyor Kaan’ın Barış olmadığını, ama Kaan’ı koruyabilirse Barış’ı koruyamamasının telafisi olacak belki de. Her ne kadar Neslihan, kendi çıkarları için -ve de Tarık Bey’in teşvikiyle- Kaan’ı Feyza’nın yanında tutmaya çalışıyor olsa da hepimiz biliyoruz ki, birileri aksini gerçekleştirmek üzere bu arı kovanına çomak sokmazsa, Kaan çok iyi gelecek Feyza’ya. Tabii Feyza da Kaan’a. Çünkü Ali Nejat’ın şahane bir baba olması yetmeyece, annesinin eksikliğini hep hissedecek Kaan.

Ali Nejat, baba olmayı öğrenirken çocuk olmayı da öğreniyor bir yandan. Önceki bölümlerde gördüğümüz kısacık ‘flashback’lerde, Tarık Bey’in, çocuklarının gerçek birer çocuk olmalarına müsaade etmeyen biri olduğuna tanık olduk. Anlaşılan Feyza ve Ali Nejat hiç çocuk olamamışlar. Şimdi alış verişte, hamburgercide, kahvaltıda yumurtaya yüz yaparken; yani Kaan’la birlikte olduğu her an, hem baba olmayı hem de çocuk olmayı öğreniyor Ali Nejat. Feyza, Barış’ın ölümüyle içindeki çocuğu da kaybetti belki. Ama hâlâ kaybetmediyse, onun da ilacı yine Kaan.

Ali Nejat’ın dünyayı Kaan’ın etrafında döndürme çabası eminim herkese tebessüm ettiriyor. Yalnızca iyi bir babanın yazılmış olması değil, İbrahim Çelikkol’un beni çokça şaşırtan oyunculuğu da bunda büyük bir etkiye sahip. Sesini, bakışlarını, elini, kolunu kullanışındaki şevkat ve hassasiyet gerçekten içimize işliyor. Gün geçmiyor ki İbrahim Çelikkol’dan pek de hazzetmeyen arkadaşlarımdan hayret içerikli mesajlar almayayım; “İyi baba figürü is the new sexy” diyorlar, ben aracılık etmiş olayım.


“İyi baba figürü is the new sexy” diyolla!

Naz, annesiyle konuşmak isteyince sanıyorum hepimiz boşanma konusunu açacağını düşündük. Oysa o, geçen bölümün başından devam etti yoluna, Umut’un Kenan’a olan borcunu ödeyebilmek için evi ipotek ettirmesi gerekiyordu, bunun için dil döktü annesine. Annesinin Umut’a karşı söylediği bütün olumsuz sözlere karşı da dimdik durdu Naz. Annesinin aksine, ilişkilerinde mağdur olan tarafın Umut olduğuna tüm kalbiyle inanıyor ve onun hayatını, hayallerini yaşamasına engel olduğunu düşündüğü için de kendini Umut’a karşı borçlu hissediyor. Geçen bölüm öğrendiği ihanet meselesini bu konuya karıştırmayışı da biz seyirciye atılan bir başka gol. Bu dizide, en çok da hemen hemen her konunun usul usul, sakince işlendiğini sevdiğimi söylemiş miydim daha önce?

Herkesi biraz da olsa anlıyorum ama Neslihan’ı hâlâ anlayamadım. Ortalıktan kaybolduğunda Ali Nejat’ın yanında Naz’ın da olduğunu biliyordu, alışveriş merkezinde Ali Nejat’ın Naz’a hediye aldığını da gördü. Bunların üstüne Ali Nejat’a “siz iyi bir babasınız ama Kaan’ın bir anneye de ihtiyacı var” demesi kadar yanlış bir hamle düşünemiyorum. Oğuz’la ne karıştırdıklarını tam olarak anlayamadık ama, oyun gereği Ali Nejat’a âşık gibi davranması gerekiyor diye düşünecek oluyorum, bu kez de gece evde tek başınayken Ali Nejat’ın resimlerine bakıp içlendiğini görüyorum. Nasıl olacak bu iş?

Hasan Amca’nın her sahnesinde pişmanlığına biraz daha inanıyorum, kalbim biraz daha acıyor. Çaresizce çırpınışını, ufacık da olsa bir şeyler yapmaya çabalamasını izlemek gerçekten insanı yaralıyor. Şahane bir kadro kurmanın yanında, o şahane oyunculara kendilerini gösterebilecekleri roller yazdıkları için de ayrıca tebrik etmek gerekir diziyi.

Umut’un otomobil projesi, temelde, dışa doğru açılan hava yastıklarına sahip, ultra güvenlikli bir araçmış. “Bununla siz bile birinin ölümüne sebep olamazsınız” dedi Ali Nejat’a. Biraz pervasız ama hedefi on ikiden vuran bir cümle oldu bu. Ali Nejat projeyi satın almaya karar verdi ve Umut da Kenan’a borcunu ödemek için gereken parayı bulmuş oldu böylece.

Bölümün bence can alıcı sahnesi yine Ali Nejat, Kaan ve  Feyza arasında yaşandı. Feyza’nın, yanında Barış varmış gibi hareket etmesine, Barış’ın sevdiği yemekleri Kaan’a yedirmeye çalışmasına ve hatta Kaan’a Barış diye seslenmesine Kaan’ın verdiği tepki çok yerindeydi. Zaten Kaan’a gerçekten bir çocuğun söyleyebileceği sözler yazılıyor, çok sahici. Ali Nejat, yine bütün şefkatini ve sükûnetini giyinerek yeğeninin ölümünü, yanında olduğu halde onu koruyamadığını ve Feyza’nın bu nedenle üzgün olduğunu anlattı. Feyza’nın oğlu da Kaan’ın annesinin gittiği yere gitmiş; Kaan bu hikâyeyi de gözyaşları ile dinledi.

Sonra birlikte Feyza’nın odasına gittiler ve Kaan, beni de ağlatan bir cümle ile aldı halasının gönlünü: “Lütfen üzülme. Benim adım Kaan ama istersen bana Barış diyebilirsin, benim için önemli değil. Ben hiç üzülmem ama sen de üzülme.” Feyza, acılar aleminden fani dünyaya döndü, sarıldı Kaan’a, sanki yalnızca Kaan’a sarıldığı anlarda nefes alıyormuş gibi bir susamışlıkla. Kaan iyi geceler dileyip çıktığında, Ali Nejat ve Feyza birkaç saniye bakıştılar; aynı çaresizliğe ortak olmanın acısını, aynı çocuğa vermek istedikleri sevgiye karmanın tuhaf ikilemiyle...

Bu bölümde gördük ki sevgiden ziyade acıların ortaklığı ya da benzerliğiymiş düğümlerin kaynağı, kördüğümün hammaddesi gözyaşıymış.

* İsmet Özel, Bir Yusuf Masalı

(Bu yazı ilk olarak 11 Şubat 2016 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: