3 Mayıs 2016 Salı

Çünkü Aşk Değiştirir

Kördüğüm 16. Bölüm Yorumu

"Öyle horozlar var ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar" diye bir söz var hani. Bu bölümü izlerken işte tam da o horozlardan biri gibi hissettim kendimi. Son birkaç haftadır sorduğum soruların yanıtları art arda sıralanınca, 'galiba bana cevap veriyorlar' hissiyatı oluşmadı değil. Tabii ya, zaten senaryo da benim yorumlarıma göre ilerliyor!

Kaan kreşe gitmiyormuş çünkü oradaki arkadaşlarıyla anlaşamamış. Hasan Amca'yı gördük, üstelik Kaan, Naz ya da Ali Nejat'la görüşmedi, sadece biz gördük, özlem giderdik. Neslihan'ın o mora çalan suratını bölüm boyu izledik, Murat sinsi planlarına tam gaz devam ediyor, dünyanın en normal işini yapıyormuş gibi bir edayla. Bir tek Gökçe ve Emre'nin ilişkilerinin bozulması benim isteğim değildi ama arkadaşlarım da bunun benim yüzümden olduğunu söylüyor. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle kavga etmelerine laf edip olayların büyümesine neden oldum, başka işleri yok, benim yorumlarıma cevap veriyorlar, evet.

Neyse, zevzekliği bir yana koyup bölüme döneyim. Yine son derece sakin ve bence bu nedenle hiçkimse tarafından ciddiye alınmayan bir Ali Nejat var. Babası azarlıyor, Feyza tersliyor, Oğuz yukarıdan bakıyor, Naz zaten ismiyle müsemma… Böyle olunca daha çok hayran oluyorum o sakinliğine. "Yeter be" deyip kimseye parlamıyor, üste çıkarak kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmıyor, kendi bildiği yoldan çözüyor meselesini. Ha, belki de hata yapacak, belki araştırmalar sonuç vermeyecek, hisseleri almak isteyen kişinin Murat olduğunu anlamadan satacak ve şirket için kötü sonuçlar doğuracak bir iş yapmış olacak, ama kendi kararını uygulamış olacak ve kendisini köşeye sıkıştırmaya çalışan babasına da hak ettiği yanıtı vermiş olacak, istemeden de olsa.


Ne çektin be Feyza!

Murat'ın Enver Bey'i bildiğini söylemesinden itibaren çırpınıp duran bir Neslihan izledik. Önce Oğuz'da denedi şansını, bunu Enver Bey'den saklayamayacakları cevabını aldı; Murat'a gidip hesap sormaya çalıştı, sepet havası dinledi; her nedense kendisini en çok istemeyen kişi olan Ali Nejat'a gidip ayrılma kararını bildirdi, "doğru bir karar" yanıtını aldı; köşke gidip Feyza'dan da aynı cevabı alınca delirdi, 'yazıklar olsun' cümlesiyle özetlenecek sitemlerini döktü. Feyza zaten dilinin ölçüsü olmayan biri, "sen zaten profesyonel değilsin, işine duygularını karıştırıyorsun" deyince Neslihan da Murat'la ilişkisini söyleyiverdi… Sonrası, uzun bir aradan sonra Feyza'nın yine kriz geçirmesi, yine üzülmesi, yine kontrolünü kaybedip yerli yersiz gözyaşlarına boğulması…

Ve o kıyamet sahnesindeki enfes oyunculuk… Tülay Günal’ın inci tanesi gibi dökülen yaşları ve Rojda Demirer’in kırılgan bakışları… Diyaloglar olmasa da gözlerinizle oynayabilmenize her hafta yeniden hayran oluyorum!

Ali Nejat'ın her türlü iletişim çabasına Naz'ın "yalnız kalmak istiyorum" diye cevap vermesinden bıktım usandım. Adam telefonu elinden bırakamaz oldu bu yüzden. Bir kadın hem bir şeyler hissettiğini inkar edemediği hem de kendisine bu kadar nazik, bu kadar anlayışlı davranan bir adama karşı nasıl bu kadar tepkisiz kalabilir ben anlayamıyorum. Kafası karışık, tamam, biraz zamana ihtiyacı var, ona da tamam ama adamın eli yakasındaymış gibi davranmanın anlamı ne? Gerçi Ali Nejat henüz ilişkileri bile başlamamışken küt diye evlenme teklif ederek Naz'ı haklı çıkarmış oldu. Dilerim Naz teklifi reddeder, ama görüşme taleplerini reddetmekten de vazgeçer.

Gökçe ve Emre ilişkisinde şikâyetçi olduğum durumun bir benzeri de Ayşegül ve İbrahim arasında yaşanıyor. İbrahim'in "ben sopa yemekten korkmam, sokulurum aksine" demesi yüzünden olacak, Ayşegül gün geçtikçe daha fazla arıza çıkarıyor. Ama öyle yukarıda bir yerden konuşuyor ki ne İbrahim kendini savunabiliyor ne de biz bu didişmelerden keyif alabiliyoruz.


Biraz da çekirdek olaydı iyiydi...

Genco, aaah Genco! Seni abisi yerine koyan bir kadına âşık olmak mı daha acı yoksa o kadının en yakın arkadaşının kardeşi olması mı? En yakın arkadaşım dediğin adamın, senin nasıl için için tüttüğünü görememesi mi yoksa? İlk günden beri gözlerinin parıltısından anlıyorum içinin acısını, odalara kapanıp çekiyorum acımı senin gibi… Acıyor içim, çünküâşık olmanın keyifli yanları hiç uğramıyor sana, içinde kelebekler uçuşamıyor, sevgin geçemiyor suçluluk duygusunun önüne. Gökçe'nin yaptığı çorbanın seni Everest'e tırmandıran mutluluğu, telefon ekranında Emre'yi görene kadar ya da Gökçe sana "abi" diyene kadar sadece…

Gökçe'nin bu kadar çok "abi" demesinden, Emre'yi Genco'dan mümkün olduğunca uzakta tutmaya çalışmasından ve neticede tarafını Genco'dan yana seçmesinden anlayabileceğimiz üzere Gökçe de farkında Genco'nun hislerinin. Ama ona umut vermemek, kalbini kırmamak, birlikte büyüdüğü bir arkadaşı kaybetmemek için çaba gösteriyor. Gökçe'nin Genco'ya karşı ne hissettiğinden ben emin değilim, kendisinin de emin olmadığını düşünüyorum. Belki Umut kızar diye, belki annesi bu durumdan hoşlanmaz diye -Cahide'nin böyle bir durumda oğlu gibi gördüğü Genco'ya arıza çıkaracağından o kadar eminim ki- bu ihtimali düşünmeyi reddediyor bence. Öte yandan, Emre ile her şey güzel gidiyordu ama neden ve nasıl o kadar iyi gittiğini ben zaten anlayamıyordum. Bu tartışma, her şeyi alttan alan Emre'nin sivri köşelerinin olmadığını değil aslında sivri köşelerini saklıyor olduğunu koydu ortaya. Bu hikâyede Emre için ayrılan sürenin sonuna geldik bence, umarım Gökçe de benim gibi düşünür.

Şimdi Umut biliyor Genco'nun hissettiklerini, ondan hiç beklemediğim kadar da uygarca karşıladı üstelik bunu -aslında şaşırmamak lazım, özünde kalas da olsa âşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bildiği için Genco'nun halini de anlayabildi Umut, geçen haftaki bölüm etiketimizin de dediği gibi, aşk değiştirir çünkü. Emre ile tartışan Gökçe tamirhaneye dönüp de Genco'dan özür dilerken Umut'un onları nasıl keyifle izlediğine dikkat ettiniz mi?

Gökçe de Emre'den ayrılacak olursa Genco'nun harekete geçmesi için yol açılacaktır. Ve Umut'un bugün izlediklerini hep beraber izlemeyi hak ediyoruz bence bizler. Genco ile Gökçe birlikte olsunlar demiyorum -olsa itirazım olmaz, ama olmamaları daha gerçekçi sanki- ama gerçekten arkadaş olsunlar istiyorum. O arkadaşlığın getirdikleriyle sevsiz Gökçe Genco'yu ya da Genco vazgeçsin sevmekten… Ama dost olsunlar, aralarına Umut'un ya da başkalarının giremeyeceği kadar iyi dost. 

(Bu yazı ilk olarak 22 Nisan 2016 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: