Kördüğüm 16. Bölüm Yorumu
"Öyle horozlar var ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar" diye bir söz var hani. Bu bölümü izlerken işte tam da o horozlardan biri gibi hissettim kendimi. Son birkaç haftadır sorduğum soruların yanıtları art arda sıralanınca, 'galiba bana cevap veriyorlar' hissiyatı oluşmadı değil. Tabii ya, zaten senaryo da benim yorumlarıma göre ilerliyor!
Kaan
kreşe gitmiyormuş çünkü oradaki arkadaşlarıyla anlaşamamış. Hasan
Amca'yı gördük, üstelik Kaan, Naz ya da Ali Nejat'la görüşmedi, sadece biz gördük, özlem giderdik.
Neslihan'ın o mora çalan suratını
bölüm boyu izledik, Murat sinsi planlarına tam gaz devam ediyor, dünyanın en normal işini yapıyormuş gibi bir
edayla. Bir tek Gökçe ve Emre'nin ilişkilerinin bozulması benim
isteğim değildi ama arkadaşlarım da bunun benim yüzümden olduğunu söylüyor. İncir çekirdeğini
doldurmayacak sebeplerle kavga etmelerine laf edip olayların büyümesine neden oldum, başka işleri yok, benim yorumlarıma cevap
veriyorlar, evet.
Neyse,
zevzekliği bir yana koyup bölüme döneyim. Yine son derece sakin ve bence
bu nedenle hiçkimse tarafından ciddiye alınmayan bir Ali
Nejat var. Babası azarlıyor, Feyza tersliyor, Oğuz yukarıdan bakıyor,
Naz zaten
ismiyle müsemma… Böyle olunca daha çok hayran oluyorum o sakinliğine. "Yeter be"
deyip kimseye
parlamıyor, üste çıkarak kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmıyor, kendi
bildiği yoldan çözüyor meselesini. Ha, belki de hata yapacak, belki
araştırmalar sonuç vermeyecek, hisseleri almak isteyen kişinin
Murat olduğunu anlamadan satacak ve şirket için kötü sonuçlar doğuracak
bir iş yapmış olacak, ama kendi kararını uygulamış olacak
ve kendisini köşeye sıkıştırmaya çalışan babasına da hak ettiği yanıtı
vermiş
olacak, istemeden de olsa.

Ne çektin be Feyza!
Ne çektin be Feyza!
Murat'ın Enver Bey'i
bildiğini söylemesinden itibaren çırpınıp duran bir Neslihan izledik. Önce
Oğuz'da denedi şansını, bunu Enver Bey'den saklayamayacakları cevabını aldı;
Murat'a gidip hesap sormaya çalıştı, sepet havası dinledi; her nedense
kendisini en çok istemeyen kişi olan Ali Nejat'a gidip ayrılma kararını
bildirdi, "doğru bir karar"
yanıtını aldı; köşke gidip Feyza'dan da aynı cevabı alınca delirdi, 'yazıklar
olsun' cümlesiyle özetlenecek sitemlerini döktü. Feyza zaten dilinin ölçüsü
olmayan biri, "sen zaten profesyonel
değilsin, işine duygularını karıştırıyorsun" deyince Neslihan da
Murat'la ilişkisini söyleyiverdi… Sonrası, uzun bir aradan sonra Feyza'nın yine
kriz geçirmesi, yine üzülmesi, yine kontrolünü kaybedip yerli yersiz
gözyaşlarına boğulması…
Ve o kıyamet
sahnesindeki enfes oyunculuk… Tülay Günal’ın inci tanesi gibi dökülen yaşları
ve Rojda Demirer’in kırılgan bakışları… Diyaloglar olmasa da gözlerinizle
oynayabilmenize her hafta yeniden hayran oluyorum!
Ali
Nejat'ın her türlü iletişim çabasına Naz'ın "yalnız kalmak istiyorum"
diye cevap
vermesinden bıktım usandım. Adam telefonu elinden bırakamaz oldu bu
yüzden. Bir kadın hem bir şeyler hissettiğini
inkar edemediği hem de kendisine bu kadar nazik, bu kadar anlayışlı
davranan
bir adama karşı nasıl bu kadar tepkisiz kalabilir ben anlayamıyorum.
Kafası
karışık, tamam, biraz zamana ihtiyacı var, ona da tamam ama adamın eli
yakasındaymış gibi davranmanın anlamı ne? Gerçi Ali Nejat henüz
ilişkileri bile başlamamışken küt
diye evlenme teklif ederek Naz'ı haklı çıkarmış oldu. Dilerim Naz
teklifi reddeder, ama görüşme taleplerini reddetmekten de vazgeçer.
Gökçe ve Emre ilişkisinde şikâyetçi olduğum durumun bir benzeri de Ayşegül ve İbrahim arasında yaşanıyor. İbrahim'in "ben sopa yemekten korkmam, sokulurum
aksine" demesi yüzünden olacak, Ayşegül gün geçtikçe daha fazla arıza çıkarıyor. Ama öyle
yukarıda bir yerden konuşuyor ki ne İbrahim kendini savunabiliyor ne de biz bu
didişmelerden keyif alabiliyoruz.

Biraz da çekirdek olaydı iyiydi...
Biraz da çekirdek olaydı iyiydi...
Genco,
aaah
Genco! Seni abisi yerine koyan bir kadına âşık olmak mı daha acı yoksa o
kadının en yakın arkadaşının kardeşi
olması mı? En yakın arkadaşım dediğin adamın, senin nasıl için için
tüttüğünü görememesi mi yoksa? İlk günden beri gözlerinin parıltısından
anlıyorum içinin acısını, odalara kapanıp çekiyorum acımı senin gibi…
Acıyor içim, çünküâşık olmanın keyifli yanları hiç uğramıyor sana,
içinde
kelebekler uçuşamıyor, sevgin geçemiyor suçluluk duygusunun önüne.
Gökçe'nin yaptığı çorbanın seni Everest'e tırmandıran mutluluğu,
telefon ekranında Emre'yi görene
kadar ya da Gökçe sana "abi" diyene kadar sadece…
Gökçe'nin bu kadar çok
"abi" demesinden, Emre'yi
Genco'dan mümkün olduğunca uzakta
tutmaya çalışmasından ve neticede
tarafını Genco'dan yana seçmesinden
anlayabileceğimiz üzere Gökçe de farkında Genco'nun hislerinin. Ama ona
umut vermemek, kalbini
kırmamak, birlikte büyüdüğü bir arkadaşı
kaybetmemek için çaba gösteriyor. Gökçe'nin Genco'ya karşı ne
hissettiğinden ben
emin değilim, kendisinin de emin olmadığını düşünüyorum. Belki Umut
kızar diye, belki annesi bu
durumdan hoşlanmaz diye -Cahide'nin böyle bir durumda oğlu gibi gördüğü
Genco'ya arıza çıkaracağından o kadar eminim ki- bu ihtimali düşünmeyi
reddediyor bence. Öte yandan, Emre ile her şey güzel gidiyordu ama neden
ve nasıl o kadar iyi
gittiğini ben zaten anlayamıyordum. Bu tartışma, her şeyi alttan alan
Emre'nin
sivri köşelerinin olmadığını değil
aslında sivri köşelerini saklıyor
olduğunu koydu ortaya. Bu hikâyede
Emre için ayrılan sürenin sonuna geldik bence, umarım Gökçe de benim
gibi düşünür.
Şimdi
Umut biliyor Genco'nun hissettiklerini, ondan hiç beklemediğim kadar da
uygarca karşıladı üstelik bunu -aslında şaşırmamak lazım, özünde kalas
da olsa âşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bildiği için Genco'nun
halini de anlayabildi Umut, geçen haftaki bölüm etiketimizin de dediği
gibi, aşk değiştirir çünkü. Emre ile tartışan Gökçe tamirhaneye dönüp de
Genco'dan özür dilerken Umut'un onları nasıl keyifle
izlediğine dikkat ettiniz mi?
Gökçe de Emre'den ayrılacak olursa Genco'nun harekete geçmesi için yol açılacaktır. Ve
Umut'un bugün izlediklerini hep
beraber izlemeyi hak ediyoruz bence bizler. Genco ile Gökçe birlikte olsunlar
demiyorum -olsa itirazım olmaz, ama olmamaları daha gerçekçi sanki- ama gerçekten arkadaş olsunlar istiyorum. O
arkadaşlığın getirdikleriyle sevsiz Gökçe Genco'yu ya da Genco
vazgeçsin sevmekten… Ama dost
olsunlar, aralarına Umut'un ya da başkalarının giremeyeceği kadar iyi dost.
(Bu yazı ilk olarak 22 Nisan 2016 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder