12 Şubat 2018 Pazartesi

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu*

Siyah Beyaz Aşk 3. bölüm yorumu

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu*
Ve birinciliği beyaza verdiler.*

Renkler kirleniyorsa sıralamanın hiç önemi yok. Aslı rengarenk bir karakter. Hayat dolu, cıvıl cıvıl, kıpır kıpır. Ferhat'ın dediği gibi "fazla" renkli değil, kendi istediği gibi, istediği kadar, kendine yakıştırdığı kadar renkli. Hem rengin fazlası mı olurmuş? Ama Ferhat gibi kopkoyu siyah birinin yanında "fazla renkli" kalıyor, tamamen göz yanılgısı. Bakış açısını değiştirirseniz düzelir. Ferhat'ı olduğu yerden biraz kıpırdatabilirsek düzelecek.

Dizinin jeneriğinde bir tango izliyoruz. Ferhat birkaç adımda Aslı'ya yaklaşıp onu dansa çağırıyor keskin hareketlerle. Hikâyemiz de böyle başlamıştı, Ferhat Aslı'yı kendi karanlığına çekmiş, davetine icabet etmek zorunda bırakmıştı. Sonra dansa katılan Aslı Ferhat'ın göğsüne dokunuyor ve Ferhat'ın rengi ağarmaya başlıyor. Dolayısıyla ben, önce Ferhat'ın değişmesini bekliyordum, Aslı'nın dokunuşuyla. Aslı dokundu Ferhat'a, ama onun koyu rengini açabilecek bir dokunuş olmadı bu. Aslı'nın renkleri karardı beklentimin tam aksine. Ve bundan sonrasını tahmin edemediğim için hikâyenin böyle akmasından da bir şikayetim yok.

Sanırım bu da Ferhat'ın bu yontulmamış hallerini bir süre daha izleyeceğimiz anlamına geliyor. Kötü adamları da, onların böyle inandırıcılığı yüksek biçimde canlandırılmasını da çok severim. Ama bu adam başrol olunca, bir de hikâye onun üzerine kurulu olunca, çat orada çat burada çat kapı arkasında, süper kahraman pelerini misali trençkotuyla aksiyondan aksiyona koşunca yoruluyorum. Ferhat kaç saattir uyumuyor mesela, ben sayamadım. Dizinin başladığı andan itibaren en fazla 60 saatlik bir zaman geçirdik, değil uyumak, biraz oturup kahve içtiğini bile göremedik. Hep kovalamaca, hep yüksek sahneler. İzlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım doğru, ama bu karaktere bu şekilde ne kadar tahammül edebilirim diye sorgulayabiliyorum yine de.

Bir de nereden peydah olduğu anlaşılamayan saçma sapan kuralları var Ferhat beyimizin. Aslı'nın telefonu sürekli kontrol altında, giysilerine müdahale ediliyor, arkadaşıyla görüşmesi yasak, abisiyle görüşmesinin bile koşulları var… Feminist literatürde bu duruma zorlayıcı kontrol** deniyor ve elbette bir şiddet biçimi olarak tanımlanıyor: erkeğin, bir kadının hayatının bütün detaylarını kontrol edip onun çevresiyle bağını kopartarak bütünüyle kendisine bağımlı birine, bir nesneye, bir mülkiyete dönüştürmesi.

Neyse ki Aslı buna boyun eğecek, eli kolu bağlı oturacak bir kadın değil. Kendi çıkış yolunu bulacak öyle ya da böyle. Önce, gazetecilere verdiği yanıtlarda gösterdi bunun ipuçlarını, son sahnede de bıçağı saplayarak emin olmamızı sağladı. Gerekirse inandıklarından ödün verecek, elini kirletecek, ama kişiliğinden, özgürlüğünden vazgeçmeyecek. Yürü be Aslı!

Nikâhı basması bir işe yaramayınca çözümü Aslı ve Ferhat'ı sorguya almakta bulan Cem'i hâlâ anlamıyorum. Çapraz sorgu fikri makul, başka türlü ikini ayrı ayrı kıstırıp konuşturamazdı. Ama bu yaptığı görevini kötüye kullanmaktır. İki günlük polis memuru biri gibi davranmamalıydı.

Ben zaten baştan beri ikna olamıyorum Cem'in bahsedilen o çok iyi polis olduğuna. Yiğit'i araştırma fikrini bile Ferhat soktu aklına. Değil ki gidip Aslı'nın Beyrut'ta olduğu tarihlerde Ferhat'ın da orada bulunup bulunmadığını araştırmayı akıl etsin pasaport kayıtlarından. Dolayısıyla Cem'den bir beklentim kalmadı, Yiğit biraz daha akıllıya benziyor, çözse çözse o çözer.

Ferhat o kadar tek kişilik ve kendisi odaklı bir hayat kurmuş ki kendine, duygularını saklamak bir yana, insanlarla nasıl konuşulacağını bile unutmuş. Yiğit'e bizden uzak dur, ateşi harlama derken, kardeşini Namık'tan korumak isteyen bir abi aradım satır aralarında. Ama duruşu o kadar sert, üslubu o kadar yanlış ki, Yiğit haklı olarak tehdit edildiğini hissediyor, ben de görmek istediğim şeyi görebildiğimi iddia edemiyorum.

Yeter'in Namık'ın ve Emirhan ailesinin hayatına nasıl girdiğini ve Handan tarafından hangi gerekçeyle dışlandığını öğrendik, teşekkür ederim. Şimdi sırada, Ferhat'ın annesinden uzaklaşma sebebi var merak ettiğim. Bir de, Yiğit'in Gülsüm'den uzaklaşma sebebi.

Yeter'in Yiğit'in yaşadığı yere gitmesi, torunuyla, geliniyle konuşma çabası, ilk kez Yeter'i anlamaya çalışmama neden oldu. Suna da anlamaya çalıştı Yeter'i. Evine çağırdı, konuşmasına izin verdi, dinledi. Bunun devamı da gelecek diye düşünüyorum. Ve Yiğit bunu duysa kıyameti koparır gibi geliyor bana, bu da abisine ne kadar benzediğini gösterir bize. Pek sanmıyorum ama, umarım yanılırım.

Çok şükür şu kayıp bilgisayar konusu çok geçmeden çözüldü. Ferhat Aslan, seke seke çatılardan geçerek ele geçirdi bilgisayarı. Azmettirici olarak da Namık'ın rakibi ve mevcut belediye başkanı Zafer'in adını aldı. Demek bir de Zafer Bey girecek hikâyeye. Umarım Muhammet Uzuner'in kalibresinde bir oyuncu gelir de keyifle izleriz atışmalarını. Fakat anlamadığım bir şey var, Namık neden DNA testi yaptırmış olsun Ferhat için? Bir şüphesi mi varmış? Peki, diyelim emin olmak istemiş ve test yaptırmış, öğreneceğini öğrendikten sonra testi neden imha etmemiş de bilgisayarında saklamış? O kadar değerliyse bir kasaya koyar ve unutursun, bilgisayarda saklamak niye?

İdil önce hamile olduğunu öğrendi, ardından da Ferhat'ın Namık'ın oğlu olduğunu. Namık'ın istememe ihtimaline karşı bebeğinin sigortasını kucağında buldu diye düşünmüştüm Namık'la konuşurken. Oysa İdil beni şaşırttı, duyduklarından şoke oldu ve bunu hazmetmeyi ve düşünmeyi seçti, bebek haberini Namık'la paylaşmadan önce. Hiç beklemiyordum ama İdil bu hikâyenin itici güçlerinden biri olacak gibi.

Cüneyt bu sefer de kurtuldu ifşa olmaktan, ama bu bilgisayar hikâyesi dışında bir rolünü göremedik. 3 haftadır bir doya doya izleyemedik onu. Az diyaloglu figüran gibi dolanıyor ortalıkta. Zaten çiftlikteki kadınların iktidar savaşından ve başarısız entrikalarından fazlaca sıkılıyorum, Cüneyt'in aktif bir rol oynaması ev sahnelerini de canlandırabilir.

Gözüme batan birkaç şeyden söz edip bitireyim. İlki, duştayken uzun uzun gördüğümüz Aslı'nın tırnakları. Aktif olarak çalışan bir cerrahın tırnaklarını o denli uzatmasına imkân yok. Bunun en basit sebebi, eldivenlerin delinmesine veya ele tam olarak oturmamasına yol açmasıdır ve bu, bir cerrah için alınamayacak bir risktir. İkincisi, Aslı'nın evlendiğini öğrenip acilen muayenehanesinden çıkan Sinan Aslı'nın yanına saatlerce gelemezken, Dilsiz'in telefonunu alınca aniden beliren Ferhat. Bütün gün oradan oraya koşmamış gibi, köşede bekliyormuş gibi koşup gelen Ferhat. Anladık, adam normal biri değil. Ama böyle abartmaya da gerek yok. Adamın kaç saattir uyumadığını ben sayamadım mesela, ama enerjisi bir an olsun düşmedi. Hatta bir de dövmeciye gidip enerji sarf etti fazladan.

*Özdemir Asaf, Jüri 
**Evan Stark, Coercive Control, Oxford University Press

(Bu yazı ilk olarak 30 Ekim 2017 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: