3 Mayıs 2018 Perşembe

444: Aradığınız eyleme şu anda ulaşılamıyor!

Sıradan bir gece yarısı, sıradan iki kişi.
Çağrı merkezinin biri eski, biri yeni, iki çalışanı.
Yaptığı işi sevmese de hayatına devam edebilmek için işe de devam eden iki çalışan. Biri hayatı, toplumu, insanları sorgulamaktan vazgeçmiş, biri sorular sormadan kabullenmiş.

Eleştirdiği şeyin dışında ve uzağında durmadan lafını söyleyen, parmak sallamadan insanı kendini sorgulamaya iten; probleme işaret edip çekilmeyen, hatta doğrudan çözümü göstererek esas probleme parmak basan bir metin. Sıradan insanın gündelik problemlerine, hayat gailesine gözünü kapatmayan, bireyi topluma feda etmeyen bir anlatı. Teoman şarkıları gibi, tek kişilik, gülünç olduğu kadar acıklı, acıklı olduğu kadar gülünç, muzır, anlatacak çok şeyi olan, şaşırtıcı, etkileyici ve kendine özgü.

Bütün bunları ufacık bir sahnede, yalnızca iki kişinin hiç kopmayan, sizi hiç dışına atmayan akıcılıktaki diyalogunda görebiliyor, onlarla birlikte gülüyor, neşeleniyor, umutlanıyor, hüsrana uğruyor ve birer birer hatırlıyorsunuz pek çok şeyi, Altıdan Sonra Tiyatro'nun 444'ünü izlerken.

Hatırlamak bu oyunun en önemli sözcüğü. Unutmamak değil, çünkü unutmak zorundayız, çünkü ancak unutursak devam edebiliriz yaşamaya. Ama geçmişimiz hiç olmamış gibi de yaşayamaz, yolumuzu böyle çizemeyiz. Bu nedenle, hatırlamak da unutabilmek kadar gerekli ve önemli. Hatırlamak, bir çentik atmak zihnimize, onu sürekli omzumuzda taşımadan ama varlığını da bütünüyle silmeden aklımızdan...

“Bir nevi toplumsal hafıza olayı yani. Buraya yükledikçe de unutuyorlar işte bir sürü şeyi.”

Şehri AVM'lerle donatanları alkışlayacak değilim. Fakat nihayet biri, içeriye bir tiyatro sahnesi kurmayı akıl etmiş. İzmir'in en yenilerinden Ege Perla'nın ikinci katında kendisi küçük ama şehre katkılarının çok büyük olacağını yalnızca birkaç haftada gösteren bir tiyatro açıldı: Toy İzmir. 444 de İzmir'e ilk ziyaretini bu sayede yapmış oldu.

Saklayacak değilim, bu oyuna ilgi gösterme sebebim Yiğit Sertdemir'den başkası değil. Aylar önce şurada kendisinden uzun uzun bahsetmiştim, rolünü nasıl giyindiğinden, sakalının telinden sesinin tonuna kadar rolüne nasıl büründüğünden, rüyalara giren bir etki bıraktığından... Ben onun Cyrano'suna meftun olmuştum ve ardından nereye olsa giderdim... Bu arzuyla birkaç İstanbul ziyareti de gerçekleştirdim geçtiğimiz aylarda.

Durup düşünüyorum, hadi Cyrano olağanüstü biriydi, bir şövalye, bir silahşör, bir şair, bir kahramandı, ya bu çağrı merkezi çalışanı? Karakterin ne olduğu, neler söylediği, neye hizmet ettiği kadar, onu kimin giydiği de önem kazanıyor karşınızda iyi bir oyuncu varsa.

Oyunu izleyeli neredeyse bir ay olmasına rağmen yazıyı yazmam zaman aldı, çünkü Yiğit Sertdemir övgülerimi törpüleyebilmem ve bu törpüleme işini içime sindirebilmem zaman aldı. Törpülemek istedim, çünkü sahnede gördüğüm şey tam da olması gerekendi ve olması gerekeni yapan bir oyuncuyu alkışlarken bu fevkaladeliğin değerini düşürebilecek olmaktan çekindim. Sahneden hiç inmemesi, sahneyi düşünmeyi, yazmayı, yönetmeyi, oynamayı hiç bırakmaması gereken biri o.

Oyun boyunca Gülhan Kadim'e bakamadım desem yeridir, gözümü Yiğit Sertdemir'den alamadığım için. Ama Sertdemir'in rol çaldığını söyleyemem, zira Kadim'de kimseye rol çaldıracak göz yok. Ve onun muazzam eşliği olmasa Sertdemir'i izlemek bu kadar keyifli olmazdı, orası kesin.

Hatırlamak demiştim, kilit sözcük. Oyun, kendi konusu ve akışı içinde ufak tefek hatırlatmalar yapıyor insan ilişkileriyle, aşkla, arkadaşlıkla, politikayla, yaşamak istediğimiz ve yaşamak durumunda kaldığımız hayatlarla ilgili. Yaşamak istediğimiz hayata ulaşmak için yapabileceklerimiz, yapmayı denediklerimiz, yapmaktan vazgeçtiklerimiz ve yapmaya yeltenmediklerimiz var hepimizin. Buradan belki bir eylem çıkmıyor, aradığınız eyleme şu anda ulaşılamıyor belki, ama belki de en büyük eylem hatırlamaktır, örtmemektir yapılmaması gerekenlerin üzerini...



Yazan: Yiğit Sertdemir
Yöneten: Yaman Ömer Erzurumlu
Dekor-Kostüm Tasarımı: Aslı Can Kortan
Işık Tasarımı: İsmail Sağır
İşitsel Tasarım: Onur Kahraman
Teknik Tasarım: İhsan Dehmen
Afiş Fotoğrafı: Murat Dürüm
Afiş Tasarımı: Muzaffer Malkoç
Oynayanlar: Gülhan Kadim, Yiğit Sertdemir

(Bu yazı ilk olarak 21 Mart 2018 tarihinde Ranini.tv'de yayınlanmıştır.)

Hiç yorum yok: